altın saçlı kız (goldilocks)

Bir varmış, bir yokmuş… Bir zamanlar, bir küçük kız varmış, herkes ona “Altın Saçlı Kız” dermiş.

“Ne kadar uslu, akıllı bir kız!” diye övgülerde bulunurmuş kasabaya gelen insanlar.

Bunu duyan etraftaki komşular: “Yalnızca siz böyle düşünüyorsunuz.” demiş imalı bir şekilde.

Bir sabah erken saatlerde, annesi Altın Saçlı Kız‘a komşu köyden kek almaya gitmesini söylemiş ve:

“Kesinlikle ormanda giderken kısayol kullanma, çünkü orada büyük bir kahverengi ayı yaşıyor.” diye tembihlemiş.

“Söz veriyorum, dediğin gibi yapacağım anne.” demiş Altın Saçlı Kız. Aslında o, istediğini yapmaya çok hevesli ve yaramaz bir kızmış.

Ormanın derinliklerinde, çok güzel bir ev varmış ve burada kahverengi ayı ailesi yemek masasında kahvaltı yapıyormuş.

“Ay dilim yandı! Bu çorba çok sıcak!” diye kükremiş baba ayı.

“Ben de yiyemem!” diye bağırmış yavru ayı.

“Gerçekten de çok sıcak…” demiş anne ayı da.

“Bir düşüneyim… Neden bu sıcak çorbanın soğumasını beklerken, dışarıda biraz gezmeye çıkmıyoruz?” demiş baba ayı.

“Harika bir fikir!” diye sevinmiş anne.

Bunun üzerine, kahverengi ayı ailesi üçü bir arada, paslı ve eski bisiklete binerek yola çıkmışlar. Vınnnnn—

Kısa bir süre sonra, Altın Saçlı Kız kahverengi ayıların evine gelmiş. Kapıyı bile çalmadan doğrudan içeri girmiş. Yemek masasındaki üç kâsede mis gibi çorba varmış.

“Bunun için beni suçlamayın sakın!” diye kendi kendine mırıldanarak en büyük kâseyi eline alıp yemeye hazırlanmış. Ama çorba çok sıcakmış.

“Ay!” diyerek ağzına koyduğu çorbayı çıkarmış.

Ortadaki kâsenin bir tadına bakayım demiş, ama o da çok soğukmuş.

Sonra, küçük kâsedeki çorbanın tadına bakmış, bu kâsedeki çorba ne çok sıcak ne de çok soğukmuş, tam yerindeymiş. Altın Saçlı Kız bu çorbanın tadını çok beğenmiş ve tüm kâseyi midesine indirmiş.

Karnı doyurduktan sonra, Altın Saçlı Kız, evin içinde dolaşmak kesin çok eğlenceli olur diye düşünmüş. Üç saniye bile geçmeden, evde her yerde kalın kahverengi tüyler olduğunu fark etmiş.

“Bu evde kesinlikle kedi besliyorlar.” diye düşünmüş kendi kendine.

Oturma odasında üç sandalye varmış. “Bunun için beni suçlamayın sakın!” diyerek en büyük sandalyeye tırmanarak oturmayı başarmış, ama sandalye çok sertmiş, hiç rahat edememiş.

Sonra orta boy sandalyeye oturmuş. Bu sandalye çok yumuşakmış. Altın Saçlı Kız, sanki içinde kaybolacak, çıkamayacakmış gibi hissetmiş.

Sonra, en küçük sandalyeye oturmuş. Bu sandalye ne sert ne de yumuşakmış. Çok beğenmiş ve üzerinde sallanarak oynamaya başlamış—ta ki “çatırrr” diye bir ses duyana kadar, maalesef sandalye kırılmış.

Artık, Altın Saçlı Kız çok yorulmuş. “Şöyle bir kestireyim.” deyip üst kata çıkmış, orada üç yatak bulmuş.

Yine “Bunun için beni suçlamayın sakın!” diye mırıldanarak en büyük yatağa tırmanmış, ama yatağın başlığı acayip yüksekmiş. Orta boy yatağı denemiş… ama bu da çok alçakmış. Sonra, en küçük yatağa koşmuş, bu yatak hem rahat hem de sıcacıkmış.

Kısa süre içinde, Altın Saçlı Kız derin bir uykuya dalmış—kahverengi ayı ailesinin eve geldiklerini hiç duymamış bile.

Karnı aç olan üç ayı, yemek odasına girdiklerinde gözlerine inanamamışlar!

“Birisi benim çorbamı içmiş!” diye bağırmış baba ayı.

“Benimkini de!” diye bağırmış anne ayı .

“benim çorbamı da içmiş!” diye ağlamış yavru ayı.

“Hepini bitirmiş Hühühühhüü!!!”

Oturma odasına giden, kahverengi ayı ailesi bir kez daha şaşkına dönmüş.

“Birisi benim sandalyeme oturmuş!” diye bağırdı baba ayı.

“Birisi benim sandalyeme de oturmuş!” diye bağırdı anne ayı.

“Benimkine de!” diye ağladı yavru ayı, “Hatta kırılmış!”

Üç ayı sessizce merdivenlerden yukarı çıkmaya başlamış… Ne bulacaklarını hiç bilmiyorlarmış…

“Bakın!” diye ağlamış yavru ayı yine, “Birisi benim yatağımda yatmış, şimdi de hala yatıyor!”

“Şuraya bak!” diye sinirlenmiş baba ayı. Altın Saçlı Kız korkuyla uyanmış, gözleri neredeyse fırlayacak gibiymiş. Kahverengi ayı ailesi ona ne olduğunu sormadan, o “şıp” diye yataktan kayarak pencerenin dışına atmış kendini ve evine doğru koşmuş.

“Bu kız kimdi?” diye sormuş yavru ayı.

“Bilmem. Ama bilmek de istemem, umarım bir daha asla onu görmeyiz.” demiş anne ayı.

Evet, gerçekten de bir daha onu hiç görmemişler.

Henüz yorum yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir