Bir zamanlar, uzak bir krallıkta bir kral ve kraliçe yaşarmış. Bu kraliyet çifti bir çocukları olmasını o kadar çok istiyorlarmış ki günlerce, gecelerce dua etmişler:

“Tanrım, bizler iyi bir kral ve kraliçeyiz. Lütfen bize bir çocuk bağışla!”

Onların bu içten duaları kabul olmuş ve kraliçe bir prenses dünyaya getirmiş. Küçük prensesin teni pamuk gibi beyaz, yanakları elma gibi kırmızı ve saçları siyah inci gibi parlakmış. Bu yüzden kraliçe ve kral ona “Pamuk Prenses” adını vermiş.

Pamuk Prenses’in doğumu tüm krallığı büyük bir sevince büründürmüş. Kral ve kraliçe onu sevgiyle büyütmüş. Böylece, Pamuk Prenses nazik, etrafına neşe saçan, hayvanları seven sevgi dolu biri olmuş. Ormandaki zürafalar, tavşanlar, sincaplar ve kuşlar hepsi de onu çok severmiş. Çünkü Pamuk Prenses onlara yiyecekler verir, masallar anlatırmış.

Bir gün, ne yazık ki Pamuk Prenses’in annesi, kraliçe hastalanıp vefat etmiş. Kral, Pamuk Prenses’in annesiz kalmaması için yeniden evlenmiş. Ancak yeni kraliçe, büyücü bir cadıymış. Çok güzelmiş ama kibirli ve asabiymiş. Kendinden daha güzel birini görmekten hiç hoşlanmazmış.

Kral, Pamuk Prenses’e: “Bu yeni kraliçe artık senin annen olacak kızım.” demiş. Pamuk Prenses bu duruma üzülmüş, çünkü ölen annesini hala çok özlüyormuş.

Yeni kraliçenin bir sihirli aynası varmış; sihirli ayna insanın bilmek istediği her şeyi söyleyebilirmiş. Kraliçe her gün aynaya bakıp:

“Ayna, ayna, söyle bana! Dünyadaki en güzel kadın kim?” diye sorarmış. Ayna da her zaman:

“Dünyadaki en güzel kadın tabii ki sizsiniz!” dermiş.

Ancak bir gün kraliçe sihirli aynaya aynı soruyu sorduğunda ayna “Pamuk Prenses” cevabını vermiş. Kraliçe öfkelenmiş:

“Nasıl olur da benden daha güzel biri olabilir? Onu kesinlikle yok edeceğim!” demiş.

Kraliçe, saraydaki en yetenekli askeri çağırmış ve ona:

“Pamuk Prenses’i ormana götürüp öldür, öldürdüğünün kanıtı olarak kalbini getireceksin.” demiş.

Asker, Pamuk Prenses’i ormana götürmüş. Tam da kılıcını kaldırıp onu öldürmeye yeltenmiş ki pamuk prenses mutlu mutlu çiçekleri topluyormuş. Ona baktıkça onun ne kadar masum, tıpkı bir melek gibi olduğunu hatırlamış . Onu öldürmeye kıyamamış ve ona:

“Kraliçe sizi öldürmemi emretti. Ben bunu yapamam, lütfen kaçın!” demiş.

Asker, bir domuzu avlamış ve onun kalbini kraliçeye götürmüş.

Pamuk Prenses ormanda kaçarken etraftan sürekli baykuş sesleri geliyormuş. Prenses korkmuş ve koşarken aniden karşısına küçük bir ağaç ev çıkmış.

“Bir ağaç ev!” diye sevinçle haykırmış Pamuk Prenses. Kapıyı çalmış ama açan olmamış. İçeri girmiş, yorgunlukla yedi küçük yatağın üzerine uzanmış ve uyuyakalmış.

Gece olduğunda, yedi cüce evlerine dönmüşler ve yataklarının üzerinde biri uyuduğunu görünce şaşırmışlar. Sırayla şöyle demişler:

“Bu güzel kız da kim?”

“Ne kadar güzel uyuyor böyle!”

“Gerçekten çok güzel!”

Cüceler, yataklarının etrafında konuşurken Pamuk Prenses uyanmış.

Pamuk prensesin uyandığını gören cüceler: “Neden izinsiz girdin?” diye sormuşlar.

Pamuk Prenses üzgün bir şekilde:

“Ormanda kayboldum, çok yoruldum ve acıktım. Kapıyı çaldım ama kimse açmadı. Sadece dinlenmek istedim.” demiş.

Başından geçenleri de anlatmış. Cüceler onun anlattıklarına çok üzülmüşler ve Pamuk Prenses’in evlerinde kalmasına izin vermişler:

“Burada kalabilirsin.”

Pamuk Prenses çok mutlu olmuş ve:

“Çok teşekkür ederim! Size yemek yaparım, yataklarınızı düzenlerim, kıyafetlerinizi yıkarım, temizlik yaparım, her şeyi yapabilirim,” demiş.

Cüceler sevinçle:

“Hoş geldin! Artık burası senin de evin,” demişler.

Pamuk Prenses, her gün evi temizleyip pırıl pırıl yaparmış, yedi cüce akşam eve geldiğinde lezzetli akşam yemeği onları bekliyormuş. Böylece Pamuk Prenses ve yedi cüceler mutlu bir şekilde yaşıyorlarmış.

Kötü kraliçe ise Pamuk Prenses’in öldüğünü sanarak sihirli aynaya:

“Ayna, ayna, söyle bana! Dünyadaki en güzel kadın kim?” diye sormuş.

Ayna cevap vermiş:

“Siz çok güzelsiniz kraliçem, ancak Pamuk Prenses sizden daha güzel ve şu an ormanda yedi cücelerle mutlu bir şekilde yaşıyor.”

Kraliçe öfkelenmiş:

“Pamuk Prenses demek hala hayatta ha! Bu sefer kesinlikle onu yok edeceğim!” demiş.

Kötü kraliçe, zehirli bir elma hazırlamış. Zehirden kapkara olan elmanın dışını kıpkırmızı boyamış ve Pamuk Prenses’i bu elmayla öldürmeyi planlamış.

“Pamuk Prenses bu elmayı yediği an ölecek ve dünyadaki en güzel kadın yine ben olacağım!” diye kahkahalar atmış kraliçe.

Kraliçe, yaşlı bir kadın kılığına girerek ormana doğru yola çıkmış. Elma sepetiyle ağaç evin kapısını çalmış.

“Sevgili prenses, kırmızı ve lezzetli bir elma almak ister misin? Hatta sana hediye olarak vereyim, eminim ki çok seveceksin.” demiş.

Elma yemeyi çok seven Pamuk Prenses elmaların güzelliğine kanmış:

“Elmalar harika görünüyor! Eminim çok lezzetlidir.” diyerek bir tane alıp yemiş. Elmayı yer yemez yere düşüp bayılmış.

Kötü kraliçe, Pamuk Prenses’in bayıldığını gördükten sonra:

“Artık dünyada Pamuk Prenses yok!” diye kahkahalar atmış.

Akşam olunca yedi cüceler eve dönmüş ve Pamuk Prenses’i baygın halde bulmuşlar. Elinden geleni yaparak onu uyandırmaya çalışsalar da başaramamışlar. Pamuk Prenses’i güllerle dolu bir cam tabuta koyup son yolculuğuna uğurlamışlar.

Bu sırada, komşu krallığın prensi ormandan geçerken cam tabutun içindeki Pamuk Prenses’i, yedi cüceleri ve etraftaki hayvanları görmüş. Prens, Pamuk Prenses’in durumunu onlardan öğrenince gözyaşlarına hakim olamamış:

“Zavallı prenses, keşke ölmeseydin!” demiş.

O sırada, Pamuk Prenses’in boğazına takılan zehirli elma onun öksürmesiyle beraber dışarı çıkıvermış. Prenses gözlerini açmış.

Herkes: “Vay canına! Pamuk Prenses uyandı!” diye sevinçle havalara uçmuş.

Prens, Pamuk Prenses’e kendisini tanıttıktan sonra:

“Benimle evlenip sarayımda yaşamak ister misin?” diye sormuş. Pamuk Prenses utangaç bir şekilde kabul etmiş.

Yedi cüceler ve ormandaki tüm hayvanlar şarkılar söyleyerek onları tebrik etmiş. Pamuk Prenses ve Prens, komşu ülkede mutlu bir yaşam sürmüşler.

Kötü kraliçe, Pamuk Prenses’in zehirlendiğini sandığı için hala mutluymuş. Ancak bir gün sihirli aynaya:

“Ayna, ayna, söyle bana! Dünyadaki en güzel kadın kim?” diye sormuş.

Sihirli ayna:

“Pamuk Prenses’ten sonra en güzel kadın sizsiniz kraliçem, ama Pamuk Prenses sizden çok daha güzel ve şu an komşu ülkede mutlu bir hayat yaşıyor.” diye cevap vermiş.

Kraliçe öfkeden deliye dönmüş. Oysaki kendi elleriyle Pamuk Prenses’i zehirlemişti ama hala başarılı olamamıştı.

“Bekle Pamuk Prenses! Seni öldüremeyeceğime inanmıyorum!” diye sinirle uçan süpürgesine binmiş ve komşu krallığa doğru uçmuş. Ancak, uçarken beklenmedik bir şekilde yıldırım çarpmış ve yere düşüp ölmüş. Kötü kraliçe, yaptıklarının bedelini ağır bir şekilde ödemiş.

#

Henüz yorum yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir